Berkay, o ilkbahar sabahına huzur dolu bir nefesle uyandı. Sabahın ferah esintisi perdelerden içeri sızıyor, odasına taze çimen kokusunu taşıyordu. Güneş henüz tam olarak doğmamış olsa da gökyüzü pembemsi ve turuncu tonlarla boyanmış, günün ilk ışıkları dünyayı canlandırmaya hazırlanıyordu. Berkay, yıllardır aynı mahallede yaşamasına rağmen, o sabahın farklı bir güzellik taşıdığını hissediyordu. Dışarıdan gelen kuş cıvıltılarına kulak kesildi; sanki doğa ona bir mesaj vermek istiyor, yeni bir maceraya yelken açacağını fısıldıyordu.
Yatağından kalkar kalkmaz üzerine ince bir mont geçirdi. İçindeki heyecanı bastıramıyor, sokağa adım atmak için sabırsızlanıyordu. Sokak, ilkbahar sabahının coşkusuyla doluydu: Çiçekler yeni yeni açmaya başlamış, ağaç dalları taze yapraklarıyla süslenmişti. Her adımda baharın neşesi kalbine doluyordu. Mahallenin dar sokaklarından geçerek, boş bir arsa kenarındaki bahçeye yöneldi. Çocukluğunda sık sık gittiği bu bahçenin bakımsız çitleri, hüzünlü bir güzellik katıyordu ortama.
Derken, bahçede onu bekleyen sürprizi fark etti: İlk aşkı Seçilay, sabahın erken saatinde oradaydı. Berkay, kalbinin hızla çarptığını hissetti. Seçilay, ellerini cebine sokmuş, hafif utangaç bir gülümsemeyle Berkay’ı karşıladı. “Ne tesadüf,” dedi Seçilay, “ben de sabah yürüyüşüne çıkmıştım. Burası o kadar güzel ve sessiz ki, kendimi hep burada buluyorum.” Berkay ise heyecanını gizlemeye çalışarak, “Evet, buranın bana hep çocukluğumuzu hatırlatan bir tarafı var,” diye karşılık verdi.
İkili beraber yürümeye başladı. Kısa sürede yıllardır birikmiş sohbetlerine dalmış, o baharın tazeliğini birlikte soluyorlardı. Bahçeyi çevreleyen çitlerin öte yanındaki eski kuyuyu görünce, içinde ne olduğunu merak ettiler. Çocukken bu kuyuyu uzaktan görür ama hiç yaklaşmaya cesaret edemezlerdi. Şimdi ise cesaretle yanına gittiler. Kuyu gerçekten çok eskiydi, taşları yosun tutmuş ve yukarısında duran ahşap makara çürümeye yüz tutmuştu.
Berkay, kuyuya bakarken içinde bir şeylerin parladığını sandı. “Baksana Seçilay, aşağıda sanki bir yansıma var,” diye fısıldadı. Meraklarına yenik düşerek kuyunun kenarına biraz fazla yaklaştıklarında, taşlardan biri ayaklarının altından kaydı. Bir anda dengelerini yitirip ikisi de kuyunun içine doğru yuvarlandılar. Kalplerinin korkuyla çarptığı o anlarda, büyük bir gürültüyle kuyunun dibine indiler. Şans eseri ciddi bir yaralanma olmadan, toz içinde yere yığıldılar.
Dibe indiklerinde gözlerine inanamadılar. Kuyu, beklenenden çok daha geniş bir alana açılıyor, karanlık bir koridora doğru uzanıyordu. Duvarlarda garip semboller, tavanda ise zayıf da olsa bir aydınlatma vardı. Berkay ve Seçilay, yere çökmüş halde birbirlerine baktılar. Macera duygusu korkularını bastırmıştı. “Burada kesinlikle bir şeyler var,” dedi Seçilay. Karanlık koridora adım attıklarında, yürekleri pıt pıt atıyor, her yeni adımda ne göreceklerini merak ediyorlardı.
Koridorun sonunda iki büyük kapı vardı. Üzerinde eski harflerle yazılmış “Holey” ismini seçebildiler. Kapıyı iterek içeri girdiklerinde, karşılaştıkları manzara dudak uçuklatıcıydı: İçeride bir kumarhane kuruluydu! Ama bu bildiğimiz kumarhanelerden değildi; eski zamanlardan kalma bir yer altı dünyası gibiydi. Kalın kolonlar, loş ışıklar, duvarlardaki işlemeler ve ortada dizili masalarla tam bir yeraltı salonu görünümündeydi. Kumarhanenin adının “Holey” olduğunu gösteren bir tabela asılıydı.
“Bu nasıl mümkün olabilir?” diye fısıldadı Berkay. Sessizliklerini bozan, ilerideki bir rulet masasından gelen hafif çıngırak sesiydi. Masaların üzerinde “canlı casino slot” makinelerine benzeyen, ama tarihî dokuyla harmanlanmış büyüleyici düzenekler göze çarpıyordu. “Sanki zamanda yolculuk yaptık,” dedi Seçilay heyecanla.
Salonda biraz ilerlediklerinde, masalarda oyun oynayan siluetler fark ettiler. Bu gizemli kişiler, geleneksel kumar fişleri yerine eski paralar kullanıyor gibiydi. Girişteki bir pano, buranın “yeni casino siteleri”nin yeraltı versiyonu olduğu iddiasını taşırcasına, eskiden beri var olan bir sırra işaret ediyordu. Kafasında “paralı oyun siteleri” fikri canlanınca, Berkay gülümseyerek, “Kim bilir, belki de yeraltındaki bu mekân, günümüzdeki en popüler casino oyun siteleri kadar heyecan vericidir,” diye düşündü.
Ancak dikkat çekici olan bir başka detay daha vardı: Salonun çeşitli noktalarında, “holeybet”, “holley” ve “holleybet” yazılı ufak broşürler dağıtılmıştı. Bu broşürler, çevrimiçi kumar platformları gibi görünüyordu, fakat aynı zamanda “yasal casino siteleri” ifadesi de yer alıyordu. Berkay ve Seçilay, şaşkınlıkla birbirlerinin yüzüne baktılar: “Nasıl yani, bu yeraltı kumarhanesi aynı zamanda yasal casino siteleri arasında mı?” diye mırıldandılar.
Dolaşmaya devam ederken, salonun bir köşesinde irili ufaklı makinelerin sıralandığını gördüler. Makinelerin üstünde “online slot oyunları” ve “canlı slot oyunları” gibi ifadeler parlıyordu. Işıl ışıl yanan bu makineler, modern dünyadaki “casino slot siteleri” konseptinin atası gibiydi. Her makinenin yanında uzun kollu bir kol, fişler yerine eski metal jetonlar ve etrafta yankılanan eski tarz bir müzik sesi vardı. Berkay, “Bu neredeyse bir zaman tüneli gibi, hem tarihî hem de teknolojik,” diyerek Seçilay’a bakıp gülümsedi.
Kumarhanenin ortalarında, büyük bir masa dikkatlerini çekti. Üzerinde “canlı casino oyna” yazan bir tabela asılıydı. Bazı gizemli figürler bu masanın etrafında toplanmış, heyecanlı sesler yükseliyordu. Beraber masaya doğru ilerlediler ve oyunun kurallarını anlamaya çalıştılar. Rulet benzeri bir düzeneğe sahipti, ancak topun döndüğü çarkın etrafında antik semboller vardı. Masaya yaklaşırken, bir görevli onlara dönüp, “İsterseniz ilk oyununuz için deneme bonusu alabilirsiniz,” dedi. Berkay ve Seçilay aynı anda “Deneme bonusu mu?” diyerek birbirlerine baktılar. Yeraltında, kuyu dibinde gizlenmiş bu kumarhanede bile “deneme bonusu” kavramının geçerli olması ikisini de şaşırtıyordu.
Görevlinin yönlendirmesiyle masaya oturdular ve küçük bir bahis yaptılar. İçlerinde hem tedirginlik hem de büyük bir merak vardı. Oyun başladığında, çark dönmeye koyuldu, metal top çarkın üzerinde zıplayarak ilerledi. Bir anlık sessizliğin ardından topun durmasıyla etraftaki herkes heyecanla bir nefes aldı. Berkay kaybetmişti, ama Seçilay küçük de olsa bir miktar kazanmıştı. “Ne dersin?” dedi Berkay, “Bu yeterli bir macera gibi görünmüyor mu?” Seçilay gülümsedi: “Kim bilir, belki de bu gizemi biraz daha keşfetmeliyiz.”
Kısa bir süre sonra, koridorun diğer tarafında daha geniş bir alana yöneldiler. Burada da “canlı casino slot” masaları sıralanmıştı. Her masanın başında, eski tip krupiyeler gibi giyinen çalışanlar, tarihle modernliği birleştiren bu esrarengiz kumarhaneye farklı bir hava katıyordu. Arka planda çalan hafif müzik, sanki yer üstünde bir bahar sabahına gönderme yapar gibiydi.
Berkay, Seçilay’a dönerek, “Burada ne kadar kalabiliriz? Sonuçta düşüp geldik, bir çıkış kapısı bulmamız gerekecek,” dedi. Seçilay, “Haklısın, ama bu yerin sırrını keşfetmeden gitmek de içime sinmiyor. Belki de burası asırlardır saklanan bir sır. Yerde gördüğün o broşürlere ve duvardaki afişlere bakarsan, hem geçmişi hem de günümüzün casino ortamını anımsatıyor. Aynı anda hem tarihî bir mekân hem de günümüzdeki en popüler ‘paralı oyun siteleri’ konseptinin bir yansıması gibi,” diye karşılık verdi.
Kumarhanenin farklı bölümlerini dolaşırken, pek çok “yeni casino siteleri” pankartı ve “yasal casino siteleri” broşürü görmeye devam ettiler. Bu mekân, sanki yüzyıllar boyunca gelişmiş, ama bir şekilde güncel dünyaya da adapte olmayı başarmıştı. “Holey” adıyla ün salan bu gizemli yer altı kumarhanesi, aynı zamanda “holeybet”, “holley” ve “holleybet” gibi markaları da barındırıyor gibiydi.
İkili, hem heyecanı hem de merakı dorukta bir hâlde bir çıkış yolu aramak için tekrar koridora yöneldi. Yürürken, koridorun duvarlarında eski ustaların çizdiği freskler gördüler. Bu fresklerde, insanların kutlamalar yaptığı, “canlı slot oyunları”na benzeyen düzeneklerle eğlendiği ve hatta birbirlerine deneme bonusu benzeri jestler sunduğu tasvir edilmişti. Berkay, resimleri inceledikçe, “Demek ki yüzyıllar boyunca insanlar şans oyunlarını hep sevmiş. Devir değişse de heyecan değişmiyor,” diye düşündü.
Sonunda, karanlıkta hafif bir esintiyle fark ettikleri farklı bir tünel girişi buldular. Ufukta bir ışıltı görünüyordu. Oraya doğru ilerlediklerinde, tünelin sonunda gökyüzüne açılan dar bir açıklık vardı. Güneş ışığı süzülüyor, sanki dışarıda hâlâ güzel bir ilkbahar sabahı olduğunu müjdelercesine içeri doluyordu. “Burası olmalı,” dedi Seçilay. İkisi de elleriyle kayaları tutarak, zor da olsa tırmanıp dışarıya varmayı başardılar.
Yeryüzüne çıktıklarında, güneş gözlerini kamaştırdı. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamamışlardı. Baharın ferah kokusu ciğerlerine dolarken, az önce yaşadıkları macera bir rüya gibi geldi. Ama gerçekten de kuyudan düşmüş, yeraltında “Holey” adında esrarengiz bir kumarhane keşfetmişlerdi. Birbirlerine bakıp kahkahalarla güldüler. Seçilay, “Böyle bir macerayı asla unutmayacağım,” dedi. Berkay, “Ben de unutmayacağım. Hem çocukluk anılarımızı tazeledik hem de gözlerimizin önünde farklı bir dünyanın kapıları açıldı,” diye karşılık verdi.
O gün, Berkay ve Seçilay, sıradan bir ilkbahar sabahında sıradışı bir yolculuğa çıkmış, bir kuyu dibinde gizlenmiş “Holey” kumarhanesini keşfetmiş ve bu keşif sırasında geçmişten geleceğe uzanan bir öykünün parçası olmuşlardı. Tırmanarak ulaştıkları yeryüzünün tertemiz havasını ciğerlerine çekerken, belki de gelecekteki günlerde “canlı casino oyna” veya “casino slot siteleri” gibi terimleri duyduklarında akıllarına bu macera gelecekti. Kim bilir, belki de bir gün tekrar o kuyunun yolunu tutar, “yeni casino siteleri”nin esinlendiği bu tarihî mekânda “canlı casino slot” oynamak ya da “online slot oyunları”nın atası sayılabilecek makineleri incelemek için geri dönerlerdi. Ancak o an için, baharın taze nefesini ve ilk aşkın tatlı heyecanını yüreklerinde hissederek evlerinin yolunu tuttular.
Yaşadıkları olay, belki de bir daha tekrarlanmayacak türden bir tesadüftü. Ama unutmayacakları kesin olan bir şey vardı: Hayat bazen umulmadık köşelerde sürprizlerle doluydu. Çocukluktaki masum bir merak, onları “deneme bonusu” dahil her şeyiyle eksiksiz bir yeraltı kumarhanesine götürmüş, gizli dünyayı gözler önüne sermişti. Böylece ilkbahar sabahının berraklığına, kumarhane ışıklarının ışıltısı da eklenmiş, Berkay ile Seçilay’ın kalplerinde yeni bir hikâye filizlenmişti. Belki bu hikâyeye dair sırlar, “holeybet”, “holley” ve “holleybet” broşürlerinin satır aralarında, belki de kuyunun dibi kadar derin bir hayalin içinde saklı kalacaktı. Ancak en azından bir bahar sabahı, taze çimen kokusu eşliğinde, imkânsız denilen bir maceraya atılmanın paha biçilemez heyecanını yaşamışlardı.
Bir yanıt yazın